S1B02 Ezeli Çıkmazı: Başlangıçlar, Sisifos ve Godot'ya dair

Podcast Çıkmazı - A podcast by Aldenak - Wednesdays

Categories:

Ve yeni bir çıkmazla, Ezeli Çıkmazı’yla Podcast Çıkmazı, bu hafta yine karşımızda. Bu sefer –bundan sonraki bölümlerde de olacağı gibi- Podcast Çıkmazı Osman Nuri Ergin’i anarak bölüme başlıyor. Osman Nuri Bey’i neden anıyoruz?1927’de İstanbul’da sokakları isimlendirmekle görevli bir kişi Osman Nuri Ergin idi. Kendisi, 5 ay içinde 6214 sokağa isim vermiştir. Bu isimlerin çoğunu Türk büyüklerinden seçmiştir. İsimlendirmeyi yaptıktan sonra da 38 haritadan oluşan bir kılavuz hazırlamıştır. Birçoğu muhtemelen günümüzde değişmiş durumda olsa da kendisinin İstanbul’daki sokak isimlerini ilk defa bu kadar kapsamlı isimlendiren kişi olduğunu söyleyebiliriz. Biz de podcastimizde çıkmaz sokak isimleri üzerinden yola çıktığımız için Osman Nuri Bey bizim için değerli bir insan. Ezeli Çıkmazı ve Sisifos Ezeli nedir? TDK’ya göre “öncesiz” anlamına gelmektedir. Refik “ezeli” deyince bize Sisifos’ tan bahsediyor. Kendisi Yunan Mitolojisinde tanrılar tarafından büyük bir kayayı bir tepeye yuvarlamakla cezalandırılan bir kraldır. Bu döngüye hapsedilmesinin sebebi Zeus’ a ihanet etmesidir. Mitolojiye göre Zeus nehir tanrısının kızını kaçırır ve Sisifos nehir tanrısına kalesinin içinden bir pınar akıtılması karşılığında kızın yerini söyler. Zeus da bu ihanete karşılık kendisini cezalandırmak için ona ölüm meleği Thanatos’ u gönderir. Fakat Sisifos Thanatos’ u zincire vurur ve Zeus onu kurtarmak için duruma müdahale eder. Sonuç olarak Sisifos Ölüler Ülkesine gönderilir. Fakat kaderine katlanmak istemez. Karısından kendisine güzel bir cenaze töreni yapmasını ister fakat tören yapılmamıştır. Bu yüzden Hades’in aklına girip yeryüzüne geri döner. Fakat düşündüğünün aksine cezasından kurtulamamıştır. Ölüler Ülkesi tanrıları onu sonsuza dek büyük bir kayayı bir tepenin zirvesine yuvarlamaya mahkum ederler. Fakat kaya asla zirveye ulaşamaz, her seferinde geri yuvarlanır ve Sisifos sonsuza kadar her gün sabaha kadar kayayı itip sabah onun yuvarlanmasını izler. (Küçük bir bilgi: bu hikayeden yola çıkılarak; anlamsız, bitmek bilmeyen işler İngilizce’de Sisyphean olarak tanımlanır.)Fakat Sisifos aynı zamanda kurnazlığıyla ünlü ve yenilgiyi kabul etmeyecek bir kraldır. Bu yüzden bunu kendisine bir ceza olarak görmemeyi tercih edip her seferinde kendisini bu işe adamış ve asla çektiği sıkıntıları düşünmemeye başlamıştır. Halka göre bu Sisifos için gerçekten çok büyük bir cezadır, artık onun için umut yoktur. Ama bu olumsuz bir durum değildir. Çünkü Sisifos mutludur ve bu durumu kabul etmiştir. Bu yüzden bu durumun olumsuzluğu Sisifos için ortadan kalkar.Belki biz de hayatımızda Sisifos gibi düşünebiliriz. Hayata katlanmak bu şekilde kolaylaşabilir. Ama asıl soru şudur: Biz de katlanmak zorunda mıyız? Hayatımızı “katlanılacak bir şey” olarak görmezden mi gelmeliyiz yoksa katlanılacak durumu mu değiştirmeliyiz?İldeniz de konuyu şuradan yakalıyor: “Sorun, yaşamın ta kendisinde mi yoksa sürekli aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekleyen bizlerde mi?” Buna karşın Refik ile Burak’tan “Peki sürekli aynı şeyleri yapmak bizim isteğimiz dahilinde mi? Sürekli aynı şeyleri yaptığımızın farkında mıyız?” soruları geliyor. İnsan doğası gereği istemediği, kendi faydasına olmadığını düşündüğü şeyleri yapmaz diye cevap veriyor buna da. Tabii ki bazen kendimize bir hedef koyuyoruz ve aslında sürekli aynı şeyi yapıyoruz, taşı yukarı çıkartıyoruz. Ama bu durumdan belki birazcık burnumuzu dışarı çıkartarak, başka şeyler deneyerek daha güzel şeyler de umabiliriz diyor. Çok küçük bir değişiklik bile çok büyük farklar yaratabiliyor. Belki de biraz daha cüretkar olmalıyız ha? Sisyphos’ un aksine biz bunu değiştirebilecek özgürlüğe sahibiz. Devamı seslide...